Türk Dil Kurumu’na göre "Namus"un sözlük anlamı, toplum içindeki ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık, dürüstlük ve doğruluktur. Ama çağı yakalayamamış toplumlarda genellikle namus denilince kadın akla geliyor. Namus kavramı "kadın, kadın bedeni, kadın cinselliği ve bunun kontrol edilmesi" olarak algılanmaktadır. Namusu öyle bir yere yerleştiriyor ki, değişmez kurban her seferinde önce kadın oluyor. Kadınların iki bacağı arasındaki bu namus, bir kere gitmeye görsün, artık kadının ölmesi kaçınılmaz oluyor. Kadın cinayetlerinin bu toplumlarda yaygın olmasının temel nedeni budur.
Oysa namus dürüstlüktür, güvenilir bir dostluk ve ahlaktır. Neden sadece kadın ve kadın cinselliği üzerine bir namus kavramı oturtulmuş beynimize? İşte bunun üzerinde durmak gerekir. Bunun temel nedeni erkek egemen bir toplumda yaşamak. Erkek egemen toplum ise kaynağını geri kalmışlıktan ve cehaletten almaktadır. Bu toplum yapısında erkek kadından üstündür. Kadın erkek için soyunu devam ettirecek bir cinsel objedir. Erkeğin hizmetçisidir. Laftan anlamıyorsa onu döver ve daha olmasa onu boşar. Canı isterse üç tane daha eş alabilir. Yani kadın adeta ikinci sınıftır. Erkeğinin cinsel objesi olarak değerlendirildiği için artık o kadının bacak arası da onun koruması altındadır. Orası artık bir namus olmuştur. İşte bu anlayışın temelinde kadın erkek eşitsizliği yatmaktadır. Erkek kendini kadından üstün gördüğü için kendisine bu hakkı tanımıştır.
Bir de çok üzüldüğüm bir nokta var. Böyle toplumlarda erkek ve kız çocuğu da aynı anlayışla değerlendirilmektedir. Kadın o kadar cahildir ki o bile erkek çocuğunu kız çocuğundan üstün görmektedir. Kadın erkek çocuğu doğurmadığı zaman çektiklerini ancak yaşayan kadın bilir. Evladın erkeği kızı olmaz. Cinsel ayrımcılık örümcek kafalarda sadece olur. Aklı başında bir insan evlat ayırımı yapmaz.
Çağdaş ve uygar ülkelerde insana değer verilir. Erkek ve kadın önce insan olarak görülür. Kadın ve erkek haklar açısından eşittirler. Erkek neyse kadın da odur. Çocuklar arasında cinsel ayrımcılık yapılmaz. Artık kadın özgür bir bireydir. Bu özgürlüğünü başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde doya doya yaşar. Cinsellik de artık bu özgürlüğünün bir parçası olmuştur. Ekonomik bağımsızlığının bilincindedir. Kendisi çalışıp kendisi kazanmaktadır. Erkeğin himayesine ve korumasına gereksinimi yoktur. Onun namus bekçiliği erkeğe kalmamıştır. Zaten böyle düşünen bir erkekle işi olmaz. Cinsel özgürlüğünü dilediği gibi kullanma hakkı vardır. Kendisinin de erkek gibi bir insan olduğunu ve erkekle birlikte bir bütünün iki ayrı birer parçası olduğunun bilincindedir. İşte çağdaş uygar ülkelerdeki anlayış budur. Doğrusu da bu değil mi?
Türk kadını oturup kalkıp Atatürk'e minnet duymalıdır. Medeni Kanunla kadın erkek eşitliğini sağladı. Daha sonra seçme ve seçilme hakkı tanıdı. Bir çok Avrupa ülkesinden önce bizde bu hak tanındı. Yani kısacası kadın olması gereken statüye yükseltildi. Çağdaş uygar ülkelerdeki kadın neyse bizde kadın öyle oldu. Bundan dolayı erkekten çok kadının Atatürk'ü savunması gerekir. Kadın Atatürk'le birlikte kadınlığını anladı.
Erkek olarak eşini aldat. Bunu normal karşıla. Kadın aldatınca onu öldürmeye kalk. Bu mu namuslu olmak? Bir başkasının karısına kızına farklı gözle bakacaksın. Biri de karına kızına baktığı zaman namuslu geçineceksin. Bu mu namuslu olmak? Saman altından su yürüterek her türlü pisliği yap ondan sonra kalk namustan bahset. Allah beni af etsin diye de ibadete sarıl. Bu mu namuslu olmak? Çünkü beyinlerine namus kavramı yerli yerince oturtulmamış. Asıl olarak namusun doğruluk ve dürüstlük olduğundan haberi yok. Bu doğrultuda eğitilmemiş. Şimdi bunlara cinsel özgürlük dedin mi hemen kadının her önüne gelenle yatmasını anlarlar. Aile kavramının yok olmasını anlarlar. Çağdaş ülkelerde aile kavramının ortadan kalktığını gördünüz mü? Aramızdaki fark ne biliyor musunuz? Cinsel özgürlüklerini gizli kapalı yaşamıyorlar. Bizde ise gizli kapalı yaşanmaktadır. Asıl namussuzluk da gizliden yapılanı değil midir?
Namus insana ait bir kavramdır. Namus kavramını kadının bacak arasına indirgemek ilkelliktir. İlkel ve geri kalmış toplumlarda namusa bu anlam yüklenilmiştir. Oysaki çağdaş ve uygar toplumlarda namusa farklı anlam yüklenilmiştir. Önce dürüst bir insan olacaksın. Yalan söylemeyeceksin. Hırsızlık yapmayacaksın. Kimseyi dolandırmayacaksın. Gizli saklı her türlü haltı işlemeyeceksin. İşte namuslu olmak budur. Sen kalkar da namusu kadının bacak arası olarak değerlendirirsen elbette ne dürüstlük ne de doğruluk olacaktır.
Bir kadının bacak arasından önce namusun doğruluk ve dürüstlük olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Bir kadına her şeyden önce insan gözüyle bakmalıyız. Kadın erkek eşitliğini savunmalıyız. Ancak bu şekilde çağdaş ve uygar ülkeler içinde yerimizi almış oluruz.
NAMUS KAVRAMI ÜZERİNE için “0 yorum” bulunmaktadır.