ÖYLE ŞİFRELİ BİR TÜRKÜ YAZDI Kİ.




Yıl 1940..
Cumhuriyetten 17 yıl sonra.
Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'ne bağlı Berçenek Köyü.
Köyün sahibi tek kişiydi.
Bir ağa..
Köylü milletin değil,
Ağa köylünün efendisiydi.
Herkes O'na çalışmak zorundaydı.
Üstelik boğaz tokluğuna.
Böyle bir ortamda doğdu, Şerif Çırık.
Daha çocukken gördü, ezen ile ezileni..
Köye asker geldiğinde ağanın sofrasında ziyafet verilirdi.
Yemek yiyenleri yutkunarak izler, o masada olmayı çok isterdi.
Belki de o yüzden büyüyünce asker olmak istedi.
Askeri okula gitti.
Çok başarılı oldu.
Ama o günlerde bir İtalyan kadına tutuldu.
Evlendi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde yabancı ile evlenmek yasaktı.
Attılar ordudan.
Artık işsiz, güçsüzdü.
Elinden gelen tek şey saz çalmaktı.
O da saz çaldı.

* * *
Kısa sürede nam saldı.
Kendi ozan, türküleri dillere destan oldu.
Ama öyle etliye sütlüye karışmayanlardan değil, haksızlığa başkaldıranlardandı..
Ersen ve Dadaşlar, Edip Akbayram, Cem Karaca, Selda Bağcan ve niceleri O'nun türküleriyle ünlendi..
O artık: AŞIK MAHZUNİ ŞERİF,
Aşık Veysel'in deyimiyle; "PİR SULTAN"dı..
Sazı sivri telli, ağzı da sivri dilliydi..
Türkülerinde puşt da derdi, ana - avrat küfür de ederdi..
Ama insanı severdi..
Çok tutuklandı, yargılandı.
Hapisler yattı..
Türküleri toplatıldı.
Pes etmedi.
Herkes O'na "KOMÜNİST" derdi..
O ise kendisini Atatürkçü olarak tanımlardı..
"Bir daha gel Samsun'dan, sarı saçlım, mavi gözlüm!" derdi..
Hatta, komünist diyenlere bir türkü ile cevap verdi.
Kim diyorsa Mahzuni'ye komünist,
O'nun imanından şüphe etmeli.
Böyle bir millete kim etse gasid,
Yedi sülalesin topa tutmalı!

* * *
Yıl 1972..
12 Mart askeri muhtırasıyla Süleyman Demirel hükümeti devrilmişti..
Yerine Nihat Erim başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu..
Bu hükümet de sol kesime karşı şiddetli baskı uyguluyordu..
Sol nefes alamıyordu..
Kitaplar, türküler toplatılıyordu..
Üstelik Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan daha yeni asılmıştı..
Mahir Çayan vurulmuştu..
O günlerde bu isimlere değil türkü yakmak, adlarını anmak yasaktı..
Büyük suçtu..
Hemen içeri atarlardı..
İşkencede inim inim inletirlerdi..
Ama Aşık Mahzuni durur mu?
Aldı bağlamayı eline, mızrabı vurdu, sazın teline..

* * *
Köşkün sarayın yıkılsın,
Erim erim eriyesin.
Umudun suya dökülsün,
Erim erim eriyesin,
Çölden çöle sürünesin!

Musa isen Tur-i Sinan,
Hak'tan gelmiş idi İnan,
Yesin seni yılan - Çayan.
Erim erim eriyesin,
Sürüm sürüm sürünesin!

Aslan pençesi vurulsun,
Çayın Deniz’de kurusun,
Gözlerin yansın çürüsün.
Erim erim eriyesin,
Sürüm sürüm sürünesin!

* * *
Türkü kısa sürede dillere düştü.
Plakları kapış kapıştı.
Ankara önce bir şey anlamadı türküden.
Ama Mahzuni sevdalıları anlamıştı.
Türküde şifreler vardı.
Erim erim eriyesin; NİHAT ERİM'e.
Musa isen Tur-i Sinan; SİNAN CEMGİL'e.
Haktan gelmiş idi İnan; HÜSEYİN İNAN'a.
Yesin seni yılan Çayan; MAHİR ÇAYAN'a.
Aslan pençesi vurulsun; YUSUF ASLAN'a.
..Ve
Çayın Deniz’de kurusun; DENİZ GEZMİŞ'e yazılmıştı..
(Dinlemek için; https://m.youtube.com/watch?v=lQoLGdIrujc&feature=youtu.be )

* * *
Egemenler bir süre sonra uyandılar..
Mahkemeye verdiler..
Mahkemede türküyü dinleyen hakimler bile tempo tuttu..
Ama 10 ay hapis yattı.
Mahzuni Şerif 13 yıl önce bir mayıs sabahı aramızdan ayrıldı..
Geride 400’e yakın plak, 50’nin üzerinde kaset ve şiirlerini yazdığı 9 kitap bıraktı.
Malum önümüzde seçim var.
Büyük Ozan'ı kendi mısralarıyla analım..

Yuh yuh soyanlara,
Soyup kaçıp doyanlara,
İnsana kıyanlara,
Yuh nefsine uyanlara,
YUUHH..

Sözün özü;
Bu toprağın türkülerini yakanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.
Sedat Kaya



ÖYLE ŞİFRELİ BİR TÜRKÜ YAZDI Kİ. için “0 yorum” bulunmaktadır.